Cilt üzerinden lazer tedavisi ile kılcal varislerin tedavisi

Girişimsel olmayan tedavi

Varis tedavisi basit kompresyon çoraplarından başlayıp çok komplike girişimlere kadar değişmektedir. Tedavi seçeneklerindeki bu çeşitlilik öncelikle doğru tanıyı gerektirmektedir. Hangi tedavi yönteminin uygulanacağı, hastalığın derecesine, kişisel özelliklerine ve ekonomik durumuna göre değişebilmektedir.

Hasta eğitimi

Sık egzersiz yapmak varis yakınmalarının azaltılmasında büyük farklılık yaratabileceği gibi yaşam tarzı değişiklikleri ilk etapta varislerin oluşmasını engelleyebilir. Örneğin, ayakta çok durmalarına karşın baldır kaslarını çok sık kullanan sporcularda varis gelişme olasılığı düşüktür. Uzun süre sabit oturmak veya ayakta sabit durmak ise bacak toplardamarlarında gereksiz bir basınç oluşturur. Hastalara önerilebilecek basit yaşam tarzı değişiklikleri:

  1. Bacak ve ayak yukarıya kaldırılması: Gün içinde sıklıkla yapılmalıdır. Hedef olarak günde en az 3-4 kez 10-15 dakika uygun olabilir. Geceleri ayaklar bir yastık ile 5-10 cm yukarı kaldırılabilir.
  2. Ayakta veya oturarak uzun süre hareketsiz kalmamak: Eğer bireyin mesleği veya günlük yaşamı uzun süre ayakta olmasını veya sürekli oturmasını gerektiriyorsa düzenli olarak bacak ve ayaklarını hareket ettirmelidir. Her gün üst bacak kaslarını uyaran yürüyüş veya yüzme gibi spor yapılmalıdır. Burada amaç üst bacak kaslarını güçlendirerek kanın yerçekimine karşı kalbe doğru hareketine yardımcı olmaktır.
  3. Aşırı kilodan kaçınmak: Bacaklara büyük bir yük binmesine neden olduğundan şişmanlık varisler için bir risk faktörüdür. Hastalara düşük yağ ve yüksek lif oranına sahip beslenme alışkanlığı önerilmelidir.

Kompresyon tedavisi

Varis çorapları, genellikle bacaklardaki varislerin oluşturduğu yakınmaların azaltılması veya önlenmesi amacıyla kullanılan özel tasarımlı çoraplardır.

Bacaklardaki kan dolaşımını desteklemek ve damarları sıkıştırmak suretiyle varise bağlı yakınmaların azaltır.  Bu çoraplar, genellikle elastik, dayanıklı ve sıkıdır, böylece bacaklardaki kan damarlarını sıkıştırarak kanın daha iyi dolaşmasına yardımcı olurlar.

Varis çorapları hastalığın derecesine bağlı olarak değişik basınçlarda kullanılabilir. Koruyucu amaçlı olarak hafif basınçlı çoraplar uygundur. Ancak dıştan belirgin varisleri olan hastalar veya bacakta şişlik olan hastalarda orta basınç uygun olacaktır. Ayak bileğinde renk değişikliği veya yara olan bireylerde ise yüksek basınç uygun olacaktır. Bacak anatomisi uygun olmayan özellikle şişman hastalar için özel tasarlanmış varis çorapları da bulunabilir. Bu çoraplar bacaklara daha iyi uyan, özel kesim ve boyutlara sahip olabilir. Genel olarak diz altı çoraplar kolay kullanılması açısından daha uygundur. Hastaya gece çorapsız uyuması, sabah erkenden çorap kullanmaya başlaması önerilir.

Günümüzde üretilen konforlu varis çorapları
Resim 10. Günümüzde üretilen konforlu varis çorapları. Genelde diz altı tercih etmekteyiz.

Değişik seviyelerde ve değişik basınçlarda bulunmaktadır.

Varis çorapları basınçlarına göre beş sınıfa ayrılmaktadır.

  • Sınıf I: 15-21 mmHg (hafif basınç)
  • Sınıf II: 25-32 mmHg (orta basınç)
  • Sınıf III: 34-46 mmHg (güçlü basınç)
  • Sınıf IV: >49 mmHg (çok güçlü basınç)

Her hasta için uygun çorap seçilmelidir. Hafif düzeyde veya daha yüksek düzeyde basınç uygulayan çoraplar tedavi edici özelliktedir. Cilt lezyonu bulunan hastalarda, kompresyon çorabı lezyonlar düzeldikten sonra verilmelidir. Çorap damarların en boş olduğu aşamada giyilmelidir. Sabah yataktan kalktıktan sonra giyilen kompresyon çorabı en etkilidir. Özellikle hasta yatağa yatmalı ve bacağını 5-10 dakika yukarı kaldırmalıdır. Gün içinde varis çorabı ile dolaşmalıdır.

İlaç tedavisi

Varis tedavisinde kullanılan bitkisel kökenli veya sentetik olabilirler. Bu ilaçların var olan hastalığı düzeltmeyeceğinin bilinmelidir, ancak yakınmalarda düzelme sağlar. Ödem, ağrı, sürekli yorgunluk hissi ve kas krampları azalır.

Varis yarası tedavisi

Öncelikle altta yatan sorunun mutlaka düzeltilmesi gerekmektedir. Yüzeysel varis tedavisinin ülser iyileşmesi üzerine pozitif etkisi ESCHAR ve EVRA çalışmalarında gösterilmiştir

Yara örtüleri: Bu konuda veriler tartışmalıdır ancak gümüş içeren yara örtülerinin yara iyileşmesini hızlandırabileceği gösterilmiştir. Diğer ürünler için net bir veri elde edilememiştir.

Girişimsel Tedavi

Girişimsel tedavi gerekliliği hastanın semptomlarına, varislere bağlı objektif bulgulara ve komplikasyonlara göre değişmektedir. Amaç, bütün varislerin ve nedeninin ortadan kaldırılması, maksimum kozmetik düzelme sağlanması, tekrarlamanın önlenmesi, semptomların giderilmesi, komplikasyonların önlenmesi ve hastalığın tedavi edilmesidir.

İğne tedavisi (Skleroterapi)

İğne tedavisi kılcal varislerin kimyasal yöntemle tıkanmasıdır ve ilk kullanılması gereken tedavidir. Sıvı veya köpük formunda iğne tedavisi yapılabilir. Köpük yönteminde köpük sıvı maddenin hava veya karbondioksitle karıştırılmasıyla elde edilir. Köpük ve kan yer değiştirerek etken maddenin damar yüzeyi daha yoğun temas etmesini sağlar. Gebelik, emzirme, ve aktif enfeksiyon durumunda tedavi yapılmamalıdır. Tedavi sonrası %80-90 üzerinde iyileşme sağlar. İğne tedavisinden sonra kompresyon uygulanmalıdır. İşlemin hemen sonrasında tedavi edilen damarın çapına bağlı olarak basınç çorapları veya bandajlar kullanılabilir. Uygulama sonrası ilk hafta uzamış hareketsizlik ve uzun süreli yolculuk pıhtı  riskini artırabilir.

Kılcal varislerin iğne tedavisi
Resim 11. Kılcal varislerin iğne tedavisi

Oluşabilecek sorunlar:

  • Alerjik reaksiyon: Çok çok nadir
  • Yara: Çok çok nadir
  • Nörolojik sorunlar: Çok çok nadir
  • Derin damar tıkanıklığı (Derin ven trombozu): Çok nadir
  • Baş ağrısı ve migren: Çok nadir
  • Kuru öksürük: Çok nadir
  •  Geçici renk değişikliği (hiperpigmentasyon): % 1-10

Cilt üzerinden lazer tedavisi:

Kılcal varis tedavisinde 1970’li yıllardan bu yana kullanılmaktadır. Lazer enerjisi cildi geçerek seçici olarak hedeflenen damar içindeki hemoglobin tarafından emilerek ısı enerjisi haline gelir. Sonuç olarak hedef damarda hasar oluşur. Değişik dalga boylarında lazer cihazları vardır ve damar çapına, kişinin cilt tipine uygun olarak ayarlanabilmektedir. Bu tedavide amaç cilde ve diğer etraf dokulara zarar vermeden damarın kapatılmasıdır. Tekrarlayan tedaviler çoğu zaman gerekli olmaktadır. İşlemin bitmesi için genelde 3-4 seans uygulama gerekebilir. Ancak 0.5 mm’nin altındaki damarlarda daha etkili görülmektedir. Özellikle iğne fobisi olanlarda kullanılabilir. Büyük damarlara uygulanması sırasında gereken yüksek enerji ciltte yanıklara ve renk değişikliğine neden olabilir. İşlem sonrası ciltte genelde bir hafta içinde düzelen geçici kızarıklık görülür. Lazer tedavisi yaz aylarında uygulanmamalıdır. Lazer tedavisi sonrası güneş ışığına maruz kalmak, kalıcı renk değişikliklerinin ortaya çıkmasına neden olabilir.

Cilt üzerinden lazer tedavisi ile kılcal varislerin tedavisi
Resim 12. Cilt üzerinden lazer tedavisi ile kılcal varislerin tedavisi

Kriyo Lazer/Kriyo Skleroterapi (KlaKs)

KlaKs ilk olarak Brezilya’da Dr. Roberto Kasuo Miyake tarafından tanımlanan bir varis tedavi yöntemidir. Çapı 2 mm’nin altında olan varislere uygulanabilir. Temelde dört farklı yöntemin bir kombinasyonu olarak değerlendirilebilir.

  1. VeinViewer (Christie Medical, Memphis Tennessee, ABD) ile damarların cilt üzerinde haritalanması, giriş ve çıkış noktalarının irdelenmesi ve bu damarı besleyen altta yatan bir başka damarın olup olmadığının anlaşılması.
  2. Cilde soğuk uygulama yapılması (-20 derece). Bu soğuk uygulamasının iki işlevi vardır; ağrıyı engellemek ve damarda kasılma sağlamak (KlaKs tanımlamasının K’si: Kriyo).
  3. Tedavi edilmesi hedeflenen varisli damara cilt dışından düşük doz lazer uygulaması. Burada kullanılan lazer 1064 nm dalga boyunda Nd: Yag lazerdir. Lazer uygulaması ile tedavi edilmesi hedeflenen damarda kasılma ve kısmi kapanma sağlanmaktadır (KlaKs tanımlamasının la’sı: Lazer).
  4. Soğuk uygulama altında skleroterapi yapılması ve ağrının engellenmesi (KlaKs tanımlamasının Ks’si: Kriyo skleroterapi).

Bu tedavi yöntemi ilk önce yalnızca Brezilya’da kullanılırken zamanla tüm dünyada kullanılmaya başlanmıştır. Kasuo Miyake %86 oranında düzelme bildirmiştir. Bu işlemin yapılabilmesi için özel eğitim ve sertifika alınması gerekmektedir ve tarafımızdan en sık uygulanan yöntemdir.

KLaKS öncesi damar görüntülemesi
Resim 13. KLaKS öncesi damar görüntülemesi

 

KLaKS işlemi bir parçası olarak lazer
Resim 14. KLaKS işlemi bir parçası olarak lazer

Büyük varislerin girişimsel tedavisi

Bacakta birçok yüzeysel toplardamar vardır ve 2 damara dökülür:

  1. Vena safena magna

Ayak bileği önünden başlar ve bacağın içinden kasığa ilerleyerek ana derin toplardamara dökülür. Normal bir damar uyluğun ortasında genellikle 3-4 mm çapındadır. Varisin en sık görüldüğü damar budur.

  1. Vena safena parva

Baldırın arka kısmında orta hattan yukarı doğru yükselir. Diz arkasında derin toplardamara boşalır. Varisin ikinci sıklıkta görüldüğü damar budur. Alt bacağın üçte birinde bu damar ile sinir arasında mesafe hastaların %90’ında 5 mm’den daha azdır ve girişim sırasında risk altındadır.

Damar içinden varis tedavisi

Yaklaşık 20 yıl önce bu tekniğin tanıtılması varis tedavisindeki yaklaşımı kökten değiştirmiştir.

Temel olarak iki tedavi şekli vardır;

  1. Damar içi termal tedavi
  2. Lazer
  3. Radyofrekans
  4. Damar içi kimyasal tedavi
  5. Köpük
  6. Siyanoakrilat yapıştırıcı

Damar içi termal ve kimyasal tedavi sonrası görülen yüksek tıkama oranları, düşük yan etki ve komplikasyon oranları ve kısa nekahat dönemi, bu tekniklerin kullanımında hızlı bir artışa ve açık cerrahi uygulamalarında önemli bir düşüşe neden olmuştur. Bir veri tabanında damar içi tedavi, tüm hastaların %89.1’inde tercih edilen yöntem haline gelmiştir. Damar içi termal tedavi genellikle lokal anestezi kullanılarak ayaktan bir tedavi olarak yapılır. Lokal anestezinin amacı varisli damarın etrafındaki dokuyu ısı enerjisinden korumak, damarı daraltmak ağrıyı önlemektir.

Bu tedavi tarafımızdan 2005 yılından bu yana büyük başarı ile uygulanmaktadır. Yirmi yıla yakın takipte başarı oranımız %95 üzerindedir ve açık cerrahi artık hiç yapmamaktayız. Her ikisi de tarafımızdan hazırlanan Ulusal Damar Hastalıkları tedavi kılavuzu ve European College of Phlebology kılavuzunda bu yöntem öncelikli olarak önerilmektedir.

Damar içi termal tedavi
Resim 15. Damar içi termal tedavi

Damar içi kimyasal tedavinin ilk örneği köpük tedavisidir ve ilk olarak 1996’da bildirilmiştir. Köpüğün avantajı basitliğidir, tedavi ucuzdur ve gerekirse tekrarlanması kolaydır. Ancak diğer tekniklere oranla daha az başarılı görünmektedir (ortalama %25 daha düşük başarı). Ultrason eşliğinde köpük tedavisinin komplikasyonları arasında enjeksiyon bölgesinde renk değişikliği ve ağrı bulunur. Görme bozuklukları, migren ve inme bildirilen komplikasyonlardır.

Köpük tedavisi
Resim 16. Köpük tedavisi

Siyanoakrilat yapıştırıcı

Halk arasında Japon yapıştırıcısı olarak bilinen ürünün tıbbı amaçla geliştirilmiş halidir. İlk kez 2015 yılında ABD’de üretilen bir ürün ile ilgili veriler yayınlanmıştır. Ardından 2016 yılında Bozkurt ve Yılmaz Türkiye’de üretilen bir ürün ile ilk klinik seriyi yayınlamışlardır. Bu sistem daha küçük çaplı damarlarda etkili olarak kullanılabilir ve hasta konforu açısından termal sistemlere göre daha kolay bir uygulamadır.

Bir derleme çalışmasında termal ve kimyasal  tedavi teknikleri karşılaştırmıştır. İki yıl tıkanma oranları siyanoakrilat yapıştırıcı için %93.7, radyofrekans için %90.9, ve lazer için %91.5 olarak hesaplanmıştır. Yaşam kalitesi skorları tümünde belirgin olarak düzelmiştir. Siyonoakrilatın yol açtığı alerjik reaksiyon %3 oranında görülmektedir.

Video: Siyanoakrilat yapıştırıcı ile varis tedavisi

https://www.instagram.com/p/CKjHtlnhSYx/

Yorum yapın